22.7 C
İstanbul

6-7 Eylül 1955: Belleğimizin Utanç Verici Gecesi

Yayınlanma tarihi:

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık ve tartışmalı olaylarından biri olan 6-7 Eylül 1955 olayları, çoğu zaman “millî galeyan” olarak nitelendirilse de, incelendiğinde bu basit tanımın çok ötesinde, derin siyasi, ekonomik ve örgütsel boyutları olan karmaşık bir hadise olduğu görülmektedir. Bu olaylar, sadece Rum, Ermeni ve Yahudi azınlıkların ev ve işyerlerinin yağmalanıp tahrip edilmesinden ibaret değildir; aynı zamanda dönemin iktidar partisi, derin devlet mekanizmaları ve basının eşgüdümlü bir şekilde nasıl toplumsal bir şiddeti kışkırtabildiğinin de somut bir kanıtıdır.

Gelin, Kıbrıs meselesinin yarattığı diplomatik gerilimin nasıl bir iç politik krize dönüştüğünü, provokasyonun nasıl planlanıp uygulandığını, olay anında yaşanan vahşeti, güvenlik güçlerinin pasif tutumunu ve ardından gelen hukuki süreçteki siyasi manipülasyonları belgeler, gazete manşetleri, adli kayıtlar ve tanık beyanları üzerinden hatırlayalım…

Gerginliğin Anatomisi: Olayların Arka Planı ve Dinamikleri

6-7 Eylül olayları, Kıbrıs sorununun uluslararası bir platformda tartışılmaya başlandığı ve Türk kamuoyunda milliyetçi duyguların tırmandığı bir dönemin zirvesinde gerçekleşmiştir. İngiltere, Yunanistan ve Türkiye arasında Londra’da düzenlenen Üçlü Konferans, Kıbrıs meselesini ilk kez Türkiye’nin de doğrudan taraf olduğu bir zemine taşımıştır.1 Bu konferansta Yunanistan’ın adaya self-determinasyon hakkı verilmesi talebi, Türk tarafınca adadaki huzuru ve bölgedeki barışı tehdit ettiği gerekçesiyle reddedilmiştir.3 Dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, “Türk Tezi”ni savunarak Yunanistan’ı dışlamaya çalışmış ve Londra’da Kıbrıs Türklerinin gösteriler yapmasını desteklemiştir.2

Bu diplomatik gerilim, Türkiye’deki iç siyasete de yansımış ve iktidar-muhalefet ilişkilerini germiştir. Başbakan Adnan Menderes‘in 24 Ağustos 1955’te Kıbrıs konusunda yaptığı sert açıklamalar, kamuoyunda milliyetçi bir dalganın oluşmasına zemin hazırlamıştır.1

 “…Girit’i almak metotlarının Kıbrıs’ta tekrar edilmekte olması, ister istemez bizi, Yunan irredantizm hareketlerinin başlangıcından bugüne kadar olan seyrini hatırlamaya sevk ediyor. Kıbrıs’taki bir avuç ekseriyetlerine istinat ederek, dünyanın başına yeni gaileler açmak isteyenlere, ister istemez, “Ankara önünde ne işiniz vardı?” sualini sormak zaruretini hissettiriyor…Şurasının herkesçe açık biçimde bilinmesi lâzım gelir ki, Türkiye sahillerinin büyük bir kısmı, başka devlete ait olan tarassut (gözetleme) ve tehdit palangalarıyla muhat (kuşatılmış) bulunuyor. Bir Kıbrıs sahası bugün salim (sağlam) görünüyor. Bu bakımdan Kıbrıs Anadolu’nun bir devamından ibarettir ve onun emniyetinin esas noktalarından biridir…” (Adnan Menderes, 24 Ağustos 1955)

Ana muhalefet lideri İsmet İnönü dahi, Kıbrıslı Türklere yönelik “genel bir tecavüz tehlikesi”nden bahsederek hükümetin çabalarını destekleyeceğini dile getirmiştir.1

“…Kıbrıs’taki kardeşlerimizin can ve mallarını tehlikeden korumak için Hükûmet’in alacağı bütün tedbirlerle beraberiz. Kıbrıs Konferansı’nda haklarımızı korumak ve kurtarmak için Hükûmeti bütün gayretlerinde destekleriz. Kıbrıs Konferansı’nın şekli ve neticesi belli oluncaya kadar muhalif parti olarak dikkatimizi bu mevzuda toplayacağız. Dış politikamızın Kıbrıs ile meşgul olacağı bugünlerde iç politikamızın havasının da Kıbrıs ile dolu olduğunu göstermek vazifemizdir.” (İsmet İnönü, 25 Ağustos 1955)

Bu atmosfer, sıradan vatandaşların dahi Menderes’e gönderdiği telgraflarla millî duygularını ifade etmesine yol açmıştır.1 Bu süreç, dış politikadaki bir sorunun, içerideki güç dengelerini yeniden şekillendirmek için bir araç olarak nasıl kullanılabildiğini göstermektedir. Hükümetin, bu milliyetçi dalgayı bilinçli olarak kullanarak, onu potansiyel bir kitlesel eylem aracına dönüştürebileceği bir ortam yaratılmıştır. Olayların sonucunda gayrimüslimlerin ekonomik gücünün kırılması, bu arayışın somut bir çıktısı olarak değerlendirilebilir.4

Provokasyonun Mimarları: Devlet, Medya ve Cemiyetler

Olayların kendiliğinden gelişen bir “millî galeyan”dan ziyade, planlı bir operasyon olduğu yönündeki iddialar, dönemin aktörlerinin rolüyle güçlenmektedir. Bu provokasyonun en kritik aktörlerinden biri, Ağustos 1954’te kurulan ve adını Kıbrıs meselesinde kamuoyu oluşturmak için kullanan Kıbrıs Türktür Cemiyeti (KTC) olmuştur.5 Demokrat Parti hükümetine yakın olduğu ve onlardan yıllık maddi destek aldığı iddia edilen KTC 6, olayların fitilini ateşlemekle suçlanmıştır. Cemiyet, olayların ardından kapatılmış ve yöneticileri tutuklanmıştır.6

Olayların arkasındaki “devlet aklı”na dair en somut delillerden biri, dönemin Özel Harp Dairesi’nde görev yapan Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu‘nun 1991 yılında yaptığı “6-7 Eylül de bir Özel Harp işiydi ve muhteşem bir örgütlenmeydi” açıklamasıdır.9

“Sonra 6-7 Eylül olaylarını ele al…

– Pardon Paşam, anlamadım, 6-7 Eylül olayları mı?

-Tabii. 6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?

– E, evet Paşam…” (Fatih Güllapoğlu/ Sabri Yirmibeşoğlu röportajından/ Türk Gladiosu İçin Bazı İpuçları, Tempo Dergisi, 9-15 Haziran 1991)

 

Bu açıklama, olayların spontane bir tepki değil, aksine titizlikle planlanmış bir devlet operasyonu olduğu tezini desteklemektedir. Yağmacıların kamyon ve trenlerle şehre dışarıdan getirildiğine dair tanıklıklar 7 ve gayrimüslimlere ait evlerin önceden kırmızı boyayla işaretlendiği iddiaları 13, bu organizasyonun boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu organize operasyon, kitlesel bir ayaklanma gibi görünse de, aslında belirli hedefleri olan ve kontrol altında tutulmaya çalışılan bir pogromdu. Gruplara “ölü olmasın” emri verildiği iddiaları 7, bu kontrollü operasyonun bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, olayın sadece dış politika krizini yönetmek için bir provokasyon değil, aynı zamanda azınlıkların ekonomik gücünü kırmayı ve toplumsal yapıda kalıcı değişiklikler yaratmayı hedefleyen bir “toplum mühendisliği” projesinin de bir parçası olduğunu düşündürmektedir.

Yalanın Alevlenmesi: Selanik’teki Bomba Olayı

Olayları başlatan asıl kıvılcım, 6 Eylül 1955 tarihinde Selanik’te Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu eve atılan bir bombanın haberidir.14 Bu haber, olayların planlı bir şekilde yayılması için bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Saat 13.00’te Devlet Radyosu tarafından duyurulan haber 15, hemen ardından Demokrat Parti’ye yakın İstanbul Ekspres gazetesi tarafından “Atamızın Evi Bomba ile Hasara Uğradı” manşetiyle “yıldırım baskı” yapılarak kent geneline dağıtılmıştır.13

Gazetenin, normal tirajının çok üzerinde, 290 bin adet basılarak özellikle Rumların yoğun olduğu semtlerde dağıtıldığı belirtilmektedir.7 Bu eşgüdümlü haber yayılımı, olayın sadece bir “haber”den ibaret olmadığını, aksine bir “operasyonun” parçası olduğunu ortaya koymaktadır.

Olayın aslı ise çok farklıdır. Yunan makamlarının başlattığı soruşturma, bombanın bir ses bombası olduğunu ve olayın bir Türk konsolosluk görevlisi (Hasan Uçar) ile bir hukuk öğrencisi olan Oktay Engin tarafından kurgulandığını ortaya çıkarmıştır.9 Oktay Engin, Yunanistan’da yargılanmış ve hapis cezası almıştır.9 Türkiye’de ise bu gerçek görmezden gelinmiş, dönemin basını olayın sorumlusu olarak Yunanları göstermeye devam etmiştir.18 Bu durum, olayın sadece bir dış politika krizi yaratma amaçlı değil, aynı zamanda içerideki bir ‘iç düşman’ı işaret etme ve tasfiye etme operasyonunun bir parçası olduğunu kanıtlamaktadır.

Yağma ve Şiddet: Utanç Gecesinin Kronolojisi

İstanbul Ekspres gazetesinin kışkırtıcı manşetiyle başlayan şiddet dalgası, 6 Eylül akşamı saat 19.00 sularında Rum bir vatandaşa ait Şişli’deki Haylayf Pastanesi’ne yapılan ilk saldırıyla zirveye ulaşmıştır.7 Kalabalıklar, sloganlar ve afişlerle İstiklal Caddesi’ne doğru ilerlemiş ve kısa sürede Beyoğlu’ndan tüm İstanbul’a, hatta İzmir’e yayılan bir yağma ve yıkım hareketine dönüşmüştür.17 Dönemin diğer gazeteleri de bu ortamı meşrulaştıran ve alevlendiren bir rol üstlenmiştir. Milliyet’in “Kıbrıs Türktür”, Yeni Sabah’ın “Halkı Galeyana Getirdi” ve Ege Ekspres’in “Türk gençliğinin büyük heyecanı” gibi manşetleri, yaşananları haklı bir tepki gibi sunmuştur.20

Olayların organize bir yapısı olduğunu gösteren bir diğer önemli kanıt, İzmit, Adapazarı, Sivas, Trabzon gibi farklı şehirlerden getirilen yağmacıların Haydarpaşa Garı’nda ellerindeki mallarla yakalanmasıdır.7 Bu durum, olayın İstanbul halkının spontane bir tepkisi olmadığını, aksine önceden planlanmış bir provokasyon olduğunu göstermektedir. Saldırılar sadece Rumlara değil, Ermeni ve Yahudi azınlıklara ait işyeri ve evlere de yönelmiştir.17 Tahrip edilen mülklerin %59’u Rumlara, %17’si Ermenilere ve %12’si Yahudilere aitti.17 Yağmacılar, ibadethaneleri, okulları ve mezarlıkları da hedef alarak, kiliselerdeki kutsal resimleri, haçları ve ikonaları tahrip etmiş, 73 Rum Ortodoks kilisesini ateşe vermiştir.7 Bazı görgü tanıklarının ifadeleri, yağmacıların Rum evlerini önceden kırmızı boya ile işaretlediğini de iddia etmiştir.13

Güvenlik güçlerinin olaylar sırasındaki pasif tutumu da, olayın kontrollü bir operasyon olduğu yönündeki iddiaları güçlendirmektedir. Polis ve askeri birlikler, olaylara ya hiç müdahale etmemiş ya da sembolik olarak “sözlü tepkiler” vererek olay yerinden uzaklaşmıştır.21 İstanbul Valisi’nin “vur emri” vermesine rağmen, Ordu Müfettişi’nin bu emri yerine getirmediği belirtilmektedir.21 Dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik, olayları bir “milli galeyan” olarak nitelendirerek bu pasifliğe bir kılıf hazırlamıştır.21 Olayların büyümesi üzerine sıkıyönetim ilanının ancak gece yarısı yapılması, hükümetin duruma müdahalede geç kaldığı veya kasıtlı olarak yavaş davrandığı eleştirilerini beraberinde getirmiştir.3

Olayların bilançosu, resmi ve gayriresmi kaynaklar arasında dramatik farklılıklar göstermektedir. Bu farklılık, dönemin hükümetinin olayların boyutunu küçümseme veya gizleme çabasını açıkça ortaya koymaktadır.

Gösterge Resmî Rakamlar Gayriresmî Rakamlar
Ölü Sayısı 11 (Türk basınına göre), 15 (Yunan kaynaklarına göre) 7 37’den fazla 11
Yaralı Sayısı 30 7 300’e yakın 7
Tecavüz Sayısı 60 7 400’e yakın 7
Tahrip Edilen Yapı 5,622 (Sadece İstanbul) 3 4,214 ev, 1,004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul (toplam 5,317 mekân) 7
Tutuklu Sayısı 5,104 (Sadece İstanbul) 6 Yaklaşık 100,000 kişi (polis kayıtlarına göre) 11

 

Dönemin hükümetinin, olayların boyutunu küçümseme ve gizleme çabasını görselleştiren bu tabloda resmi rakamlarla tarihçilerin ve görgü tanıklarının verdiği rakamlar arasındaki dramatik fark, olayın sadece bir “olay”dan ibaret olmadığını, aynı zamanda bir “devlet meselesi” olduğunu, sonuçlarının ise kamuoyundan saklandığını kanıtlamaktadır.

Öne Çıkan İsimler, Tartışmalı Aktörler ve Mağdurlar

6-7 Eylül olaylarının karmaşık yapısı, farklı roller üstlenen birçok aktörü gündeme getirmiştir. Olayların planlı bir devlet operasyonu olduğu tezi, bu isimlerin ve kurumların eylemleriyle desteklenmektedir.

Devlet ve Siyasi Liderler

  • Adnan Menderes: Dönemin Başbakanı olarak olayların bir numaralı sorumlusu olarak gösterilmiştir.7 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında Yassıada Mahkemeleri’nde yargılanan Menderes, olayları kışkırtmakla suçlanmış ve mahkeme tarafından suçlu bulunmuştur. Ancak bu yargılamaların siyasi olduğu yönündeki yaygın eleştiriler, davanın gerçek failleri bulmaktan ziyade devrik iktidarı cezalandırmaya odaklandığını ortaya koymaktadır.
  • Celal Bayar: Dönemin Cumhurbaşkanı olarak, Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu’dan oluşan bir komite tarafından olayların gerçekleştirildiği iddia edilmiş olsa da, yargılama sürecinde suçlamalar daha çok Menderes’e yönelmiştir.
  • Fatin Rüştü Zorlu: Dışişleri Bakanı olarak Kıbrıs Türklerinin haklarını savunan “Türk Tezi”nin mimarı olmuş , ancak Yassıada’da Menderes’le birlikte olayların sorumlusu olarak yargılanmıştır.
  • Namık Gedik: İçişleri Bakanı olarak, olaylar karşısında pasif kalan polis ve askeri birliklerin tutumunu “milli galeyan” olarak nitelendirmiş ve olaylardan hemen sonra 10 Eylül 1955’te istifa etmiştir.21
  • Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu: Dönemin Özel Harp Dairesi’nde görev yapan Yirmibeşoğlu, yıllar sonra verdiği bir röportajda “6-7 Eylül de bir Özel Harp işiydi ve muhteşem bir örgütlenmeydi” diyerek olayların spontane değil, devlet eliyle planlanmış bir operasyon olduğunu itiraf etmiştir.

Provokasyonun Mimarları ve Medya

  • Oktay Engin ve Hasan Uçar: Selanik’teki Atatürk’ün evine atılan ses bombası olayını gerçekleştiren isimlerdir. Yunan makamları tarafından yapılan soruşturmada, Türk konsolosluk görevlisi Hasan Uçar ve hükümet bursuyla Selanik’te okuyan hukuk öğrencisi Oktay Engin’in olayı kurguladığı ortaya çıkmıştır. Bu durum, olayların dışarıdan kışkırtılmadığını, aksine bir iç operasyonun parçası olduğunu göstermektedir.
  • Mithat Perin ve Gökşin Sipahioğlu: Sahibi Mithat Perin ve Yazı İşleri Müdürü Gökşin Sipahioğlu olan İstanbul Ekspres gazetesi, “Atamızın Evi Bomba ile Hasara Uğradı” manşetiyle normal tirajının 14 katı (290 bin) baskı yaparak olayların fitilini ateşlemiştir. Bu gazete, Demokrat Parti hükümetine yakınlığıyla bilinmektedir.14
  • Kıbrıs Türktür Cemiyeti (KTC): Demokrat Parti hükümetine yakınlığıyla bilinen ve yıllık maddi destek alan bu cemiyet 6, olayların organizatörlerinden biri olmakla suçlanmıştır.24 Olayların ardından kapatılmış ve yöneticileri tutuklanmıştır. Cemiyetin yönetiminde Hikmet Bil, Orhan Birgit ve Kamil Önal gibi gazeteci ve öğrenci liderleri yer almaktaydı.

Mağdurlar ve Tanıklıklar

  • Rum, Ermeni ve Yahudi Azınlıklar: Olayların birincil hedefi olan bu gruplar, evleri, işyerleri ve ibadethaneleri yağmalanıp tahrip edilmiştir.17 Saldırılarda 90 yaşındaki bir rahip olan Hrisantos Mantas diri diri yakılmış 3, çok sayıda kadın tecavüze uğramış 11 ve onlarca kişi linç edilmiştir.3
  • Herkül Millas: Olaylar sırasında 15 yaşında olan Rum kökenli akademisyen Herkül Millas, bir görgü tanığı olarak ailesinin yaşadığı dramı anlatmıştır. Kapıcıları olan Müslüman bir kadının “Bizim apartmanda gavur yok” diyerek onları yağmacılardan koruduğunu ve babasının Beyoğlu’ndaki terzi dükkanının nasıl yağmalandığını aktarmıştır. Millas, olaylardan sonra kendilerini “Türk vatandaşı olarak kabul edilmediklerinin” hissettiklerini ve bu travmanın kalıcı bir korkuya dönüştüğünü ifade etmiştir.19
  • Krikor Gökçeyan: Kapalıçarşı’da dükkanları olan Ermeni Gökçeyan ailesi, olayların ardından Türkiye’yi terk edip Lübnan’a yerleşmiştir. O dönemde 7 yaşında olan Krikor Gökçeyan, ailesinin “nedensiz” bu nefrete karşı büyük bir hayal kırıklığı ve kırgınlık yaşadığını belirtmiştir.

Dönemin Siyasi, Kültürel ve Basın Dünyasının Tepkileri

6-7 Eylül olayları, sadece bir kitle şiddeti olayı olmakla kalmamış, aynı zamanda dönemin tüm toplumsal ve siyasi dinamiklerini de harekete geçirmiştir. Olaylara verilen tepkiler, aktörlerin konumlarına ve siyasi ideolojilerine göre büyük farklılıklar göstermiştir.

Siyasi Liderlerin Tutumları

Demokrat Parti (DP) hükümetinin liderleri olaylar karşısında çelişkili ve karmaşık bir tutum sergilemiştir. Yassıada Mahkemeleri’nde olayları kışkırtmakla suçlanan Başbakan Adnan Menderes’in ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın görgü tanıkları tarafından olayların ertesi günü İstiklal Caddesi’nde üzgün ve şaşkın göründükleri belirtilmiştir.27 Bir vekil, Menderes’in “üzgün ve heyecanlı” olduğunu aktarırken, bir başka görgü tanığı Celal Bayar’ın İstiklal Caddesi’nde yağmayı gördüğünde “Yapın dedik ama siz de dozunu kaçırdınız” dediğini öne sürmüştür.28 Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya “Fatin Bey, ne söylüyorsunuz. Bu artık milletin sorunu olmuştur. İstanbul yanıyor, ben ne moratoryum kabul ederim, ne başka bir şey kabul ederim” diyerek olayların kontrolden çıktığını itiraf etmiştir.29 Dönemin Başbakan Yardımcısı Fuat Köprülü ise mecliste yaptığı konuşmada, olayları hükümetin desteklediği iddialarını reddetmiş ve asıl suçlunun halkı kışkırtan basın ve gençlik örgütleri olduğunu söylemiştir.27

Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) lideri İsmet İnönü, olayların Türkiye aleyhine bir “fırsat” haline geldiğini belirtmiştir.30 İnönü, hükümetin savaş çağrıştıran söylemleri nedeniyle ortamın gerginleştiğini ifade etmiş, aynı zamanda milletvekillerinin ve basının yeterli bilgi sahibi olmamasından şikayetçi olmuştur.30 Olayların hemen ardından tutuklanan solcu aydınların serbest bırakılmasını talep eden bir mektubu değerlendirmiş ve bu kişilerin mecliste salıverilmesi için görüş bildirmiştir.31

Basın ve Gazetecilerin Rolü

İstanbul Ekspres gazetesinin kışkırtıcı manşetinin olayları başlattığı bilinse de 13, dönemin diğer gazeteleri de benzer bir tutum sergilemiştir.

Milliyet, olaylardan önce “Kıbrıs Türktür” manşetiyle provokasyonun bir parçası olduğunu gösterirken, olaylar sırasında “Aman dikkat, Kızılların tahrikine gelmeyin” diyerek suçu solculara yıkmaya çalışmıştır.20

Hürriyet, “Nümayiş gecesi tahrikat yapan otuzdan fazla komünist yakalandı” manşetiyle bu algıyı güçlendirmiştir.20

Yeni Sabah gazetesi, “Halkı Galeyana Getirdi” başlığını kullanarak halkı kışkırtmaya devam etmiştir.20

Olaylardan sonra sıkıyönetim ilan edilmiş ve basın üzerinde ciddi kısıtlamalar getirilmiştir.24 Hükümeti eleştiren, halkı heyecanlandıran, hatta NATO ve ekonomik kriz hakkında haber yayınlamak yasaklanmıştır.24 Bu durum, dönemin basınının olaylardaki rolü ve hükümetin bu rolü nasıl yönettiği konusunda tartışmaları beraberinde getirmiştir. Arşiv kayıtları, bazı gazetecilerin meslek sınırlarının ötesine geçtiklerini de göstermektedir.32

Kültür ve Sanat Dünyasından Tepkiler ve Yansımalar

Dönemin kültür ve sanat dünyası da olaylardan nasibini almıştır. Hükümetin olayları bir “komünist tertibi” olarak göstermesi üzerine 7, aralarında tanınmış yazar ve aydınlar Aziz Nesin ve Kemal Tahir‘in de bulunduğu çok sayıda kişi tutuklanmıştır.12 Ancak bu aydınlar, açılan dava sonucunda beraat etmiştir.12 Olayların bir görgü tanığı olan akademisyen Herkül Millas, bu tür olayları araştıran ve gündeme getiren kişilerin, her iki ülkenin milliyetçileri tarafından eleştirilse de, “suçlu, eksik, kabahatli milletin namusunu kurtaran insanlar” olduğunu belirtmiştir.33

Yaşananlar, daha sonraki yıllarda sanat eserlerine de konu olmuştur. 2008 yapımı Güz Sancısı filmi olayları doğrudan işlerken, 2013 yapımı Sürgün ve 2021 yapımı Netflix dizisi Kulüp gibi eserler de bu trajedinin azınlıklar üzerindeki etkilerini ele alarak konuyu genç kuşakların gündemine taşımıştır.7

Edebiyat, Sinema ve Belgeselde 6-7 Eylül

6-7 Eylül olayları, Türkiye’nin toplumsal hafızasındaki yerini korurken, sanat ve edebiyat dünyası için de önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Yaşananlar, çeşitli kitap, film ve belgesellerde farklı yönleriyle ele alınmıştır.

Kitaplar ve Romanlar

Olaylara tanık olanların anıları, tarihsel araştırmalar ve kurgusal romanlar, bu trajediyi sonraki kuşaklara aktaran önemli eserlerdir:

  • Rıfat N. Bali, olaylara tanıklık edenlerin anılarını, sözlü tarih görüşmelerini ve basın yayınlarını derleyerek 6-7 Eylül 1955 Olayları: Tanıklar – Hatıralar adlı kitabı hazırlamıştır.35
  • Dilek Güven’in Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları ve Stratejileri Bağlamında 6-7 Eylül Olayları adlı eseri, konuyu kapsamlı bir şekilde inceleyen akademik bir çalışmadır.37
  • Fahri Çoker’in 6-7 Eylül Olayları Fotoğraflar – Belgeler adlı kitabı, olaylarla ilgili soruşturma ve mahkeme sürecinin belgelerini ve fotoğraflarını bir araya getirmektedir.38
  • Hasan İzzettin Dinamo’nun 6-7 Eylül Kasırgası adlı eseri, olayların siyasi ve toplumsal boyutlarını ele almaktadır.40
  • Olaylara bizzat tanıklık etmiş olan Yiğit Okur’un, Hulki Bey ve Arkadaşları, Güvercinler ve Deniz Taşları gibi romanları, yaşananların kurmacaya yansımalarını değerlendirmektedir.40
  • Olayların geçtiği semtleri ve insan ilişkilerini anlatan romanlardan bazıları ise Yılmaz Karakoyunlu’nun Güz Sancısı 7, Ahmet Ümit’in Beyoğlu’nun En Güzel Abisi 7 ve
    Orhan Kemal’in Gurbet Kuşları 41 romanlarıdır.

Sinema ve Televizyon Eserleri

Beyazperde ve ekranlar, bu utanç dolu olayı farklı dramatik anlatılarla izleyiciye sunmuştur:

  • Güz Sancısı (2008): Yılmaz Karakoyunlu’nun aynı adlı romanından uyarlanan film, olayların nedenlerini ve azınlıkların yaşadığı dramı işleyerek Türkiye’de geniş çaplı tartışmalara yol açmıştır.7
  • Sürgün (2013): 6-7 Eylül olaylarının yanı sıra 1964 Rum Tehciri’ni de konu alan film, Türkiye’den göç etmek zorunda kalan Rumların hayatlarına odaklanmaktadır.7
  • Kulüp (2021): Netflix’te yayımlanan dizi, özellikle ikinci sezonunda 6-7 Eylül olaylarının İstanbul’daki azınlık bireyler üzerindeki etkisini ele almıştır.7 Bu dizi sayesinde, genç neslin önemli bir bölümü olayın detaylarını öğrenmiştir.42

Belgeseller ve Diğer Sanat Eserleri

Olayların görsel ve işitsel hafızası, belgesel ve sergilerle de yaşatılmaya çalışılmıştır:

  • Can Dündar’ın 2002 yılında hazırladığı “O Gün” belgeseli 38 ve 2000 yılında hazırlanan “Utanç Gecesi” belgeseli, yaşananları tanıklıklar ve belgeler ışığında ele almıştır.42
  • 6-7 Eylül olaylarının 50. yıldönümünde Açık Radyo, olayların mağdurları ve organizatörleriyle yapılan röportajları ve Yassıada Mahkemesi ses kayıtlarını yayımlayan özel bir radyo belgeseli hazırlamıştır.39
  • Karşı Sanat Çalışmaları tarafından 2005 yılında düzenlenen bir fotoğraf ve belge sergisi, Fahri Çoker’in olaylarla ilgili arşivinden oluşmaktadır.38
  • Bu olayları konu alan tiyatro oyunları da mevcuttur. Örneğin, “Tatavlada Son Dans” adlı tek perdelik oyun, bir gecede zengin olanların ve fakir düşenlerin aynı caddede nasıl bir araya geldiğini anlatmaktadır.44
  • Olayların sembollerinden biri, fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in çektiği, yağma sırasında bir piyanonun pencereden atıldığı anı gösteren ve daha sonra kaybolan fotoğraftır.45 Bu görüntü, olayların kültürel ve insani boyutunun acı bir temsili olmuştur.

Unutulmayan İzler: Olayların Sosyal ve Ekonomik Sonuçları

6-7 Eylül olayları, Türkiye’nin toplumsal yapısında ve azınlık politikalarında kalıcı izler bırakmıştır. Yaşanan bu travma, binlerce Rum ve diğer azınlık mensubunun Türkiye’den göç etmesine neden olmuştur.7 1925’te yaklaşık 100,000 olan İstanbul’daki Rum nüfusu, 2006’da 2,500’e kadar düşmüştür.7 Dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik’in “mozaik çatladı” açıklaması, bu demografik ve toplumsal değişimin acı bir ifadesi olmuştur.7

Görgü tanıklarının ifadeleri, bu göçün ardındaki insani dramı gözler önüne sermektedir. Olaylar, birçok azınlık mensubu için “Türk vatandaşı olarak kabul görmediklerinin” kanıtı olmuş ve gelecekten duyulan sürekli bir korkuya yol açmıştır.7 Bir tanığın “çantamız daima hazır” şeklindeki ifadesi, bu kalıcı travmanın ve aidiyetsizlik hissinin derinliğini anlatmaktadır.34

Ekonomik açıdan bakıldığında ise olaylar, Rum ve diğer azınlıkların ekonomideki güçlü konumlarının zayıflamasına ve sermayenin el değiştirmesine ivme kazandırmıştır.4 Bu durum, Cumhuriyetin erken dönemlerinden beri uygulanan azınlık karşıtı ekonomik politikaların (Örn. Varlık Vergisi) bir devamı niteliğindeydi.4 Bu olaylar, gayrimüslimlere ait mallara el konulması amacıyla özel olarak planlandığı yönündeki iddiaları güçlendirmektedir.19

Olayların ardından devletin mağdurlara ödediği cüzi tazminatlar 7 ve mülk iadesi konusundaki tereddütleri, “onarıcı adalet”in hiçbir zaman tam anlamıyla sağlanamadığını göstermektedir.26 Mağdurların anıları ve sözlü tarih çalışmaları, olayların bireyler ve aileler üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne sermektedir.33 Ailelerin, yaşananları çocuklarına anlatmamayı tercih etmesi, kolektif bir travmanın kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldığını göstermektedir.19

6- 7 Eylül ve Artçıları… 

6-7 Eylül 1955 olayları, yakın tarihimizin en karmaşık ve çok katmanlı hadiselerinden biridir. Bu olaylar, Kıbrıs sorununun yarattığı diplomatik zemin üzerinde, derin devlet yapıları, iktidar partisi, medya ve gençlik örgütlerinin iş birliğiyle kurgulanmış, hem siyasi hem de ekonomik hedefleri olan organize bir operasyondu. Olayların ardındaki gerçekler, dönemin resmî söyleminin aksine, bir “millî galeyan”dan ziyade, bir “toplum mühendisliği” projesinin ürünü olduğunu göstermektedir.

Bu trajik hadise, aynı zihniyetin daha sonraki Maraş ve Sivas katliamları gibi benzer olayların bir prototipi olarak okunabilir.4 Toplumsal hafızada derin yaralar açan bu olaylar, Türkiye’deki “tek millet, tek din, tek kültür” anlayışının ve azınlık karşıtı politikaların yıkıcı sonuçlarını ortaya koymaktadır.4

Tüm bu veriler, Türkiye’nin kendi tarihiyle yüzleşme ve bu utanç verici olayların sorumluluğunu üstlenme zorunluluğunu bir kez daha vurgulamaktadır. Hukuki, ekonomik ve toplumsal düzeyde atılacak adımlar, benzer acıların bir daha yaşanmasını engellemek için hayati önem taşımaktadır. Zira, adalet yerini bulmadan ve toplumsal hafıza inşa edilmeden, benzer trajedilerin tekrarlanması ihtimali her zaman var olacaktır.

Alıntılanan çalışmalar

  1. KIBRIS SORUNU BAĞLAMINDA TÜRKİYE’DE 6/7 … – DergiPark, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/235819
  2. Her şey bir haberle mi başladı? 6 Eylül 1955’e doğru (1) – Independent Türkçe, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.indyturk.com/node/237651/t%C3%BCrkiyeden-sesler/her-%C5%9Fey-bir-haberle-mi-ba%C5%9Flad%C4%B1-6-eyl%C3%BCl-1955%E2%80%99e-do%C4%9Fru-1
  3. ADNAN MENDERES VE 6/7 EYLÜL OLAYLARi – İstanbul Üniversitesi, erişim tarihi Eylül 5, 2025, http://cdn.istanbul.edu.tr/statics/ataturkilkeleri.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2013/03/ydta-12-demir.pdf
  4. 6-7 Eylül Olayları ve Toplumsal Bellek | Görüş – Gorus21.com, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://gorus21.com/6-7-eylul-olaylari-ve-toplumsal-bellek/
  5. Kıbrıs Türktür CemiyetiAğustos 1954’de kurulan ve 6-7 Eylül Olayları …, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/detay/563/K%C4%B1br%C4%B1s-T%C3%BCrkt%C3%BCr-Cemiyeti
  6. Kıbrıs Türktür Derneği – Vikipedi, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1br%C4%B1s_T%C3%BCrkt%C3%BCr_Derne%C4%9Fi
  7. 6-7 Eylül Olayları – Vikipedi, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/6-7_Eyl%C3%BCl_Olaylar%C4%B1
  8. 6-7 EYLÜL OLAYLARININ GERÇEKLEŞMESİNDE KIBRIS TÜRKTÜR CEMİYETİNE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR VE CEMİYETİN ÖNDE GELEN SİMALARININ SAVUNMALARI – DergiPark, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/pub/ankuayd/issue/77278/1220007
  9. Oktay Engin: Devletin Sorumluluğu Var – Bianet, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://bianet.org/haber/oktay-engin-devletin-sorumlulugu-var-4458
  10. İŞİN ASLI | 6-7 Eylül nasıl gelişti, nasıl büyüdü? | #PakratEstukyan #NevzatOnaran, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.youtube.com/watch?v=mnLHqM7f00k
  11. 6-7 Eylül 1955 Utandıran Tarih | STGM, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.stgm.org.tr/6-7-eylul-1955-utandiran-tarih
  12. En kara iki gün 6-7 Eylül 1955 – Hürriyet, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/en-kara-iki-gun-6-7-eylul-1955-41889192
  13. 6-7 Eylül olaylarının 69’uncu yılında| Haberler – Gazete Kadıköy, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.gazetekadikoy.com.tr/gundem/6-7-eylul-olaylarinin-69uncu-yilinda
  14. İngiliz ve Cumhuriyet Arşiv Belgeleri Işığında 6-7 Eylül Olayları (September 6-7 Events at the Light of British and Republic Archive Documents) – Cengiz ATLI – | Journal of Turkish Studies, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://turkishstudies.net/turkishstudies?mod=makale_tr_ozet&makale_id=18112
  15. 6-7 Eylül olaylarını ateşleyen başlık: Atatürk’ün evine bomba – Anadolu Ajansı, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.aa.com.tr/tr/teyithatti/blog/6-7-eylul-olaylarini-atesleyen-baslik-ataturkun-evine-bomba-/1816514
  16. Tarihimizin utanç günleri 6-7 Eylül 1955 – Şalom Gazetesi, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.salom.com.tr/arsiv/haber/115751/tarihimizin-utanc-gunleri-6-7-eylul-1955
  17. İşte ‘Utanç Gecesi’nin tartışılan gazetesi | Muammer ELVEREN Köşe …, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/muammer-elveren/iste-utanc-gecesi-nin-tartisilan-gazetesi-36496694
  18. 6-7 Eylül olayları: Beş kişiydiler.. – Rûpela nû, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.rupelanu.org/6-7-eylul-olaylari-bes-kisiydiler-1471h.htm
  19. ‘6-7 Eylül’ün bir daha yaşanmasını halklar istemiyor’ – Kaos GL, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://kaosgl.org/haber/lsquo6-7-eylulrsquoun-bir-daha-yasanmasini-halklar-istemiyorrsquo
  20. 6-7 Eylül: Dönemin 8 gazete manşeti – Sendika.Org, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://sendika.org/2015/09/6-7-eylul-o-donemin-8-gazete-manseti-213356
  21. 6-7 Eylül 1955 Olaylarının ardından… Sorular, iddialar, savunmalar (3) | Independent Türkçe, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.indyturk.com/node/239241/t%C3%BCrkiyeden-sesler/6-7-eyl%C3%BCl-1955-olaylar%C4%B1n%C4%B1n-ard%C4%B1
  22. 6/7 Eylül Olaylarının Türkiye’de Yazılı Basına Yansıması – DergiPark, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/750315
  23. 6-7 Eylül 1955: Yalnızca Bir Devlet Operasyonu mu? – İnsan Hakları Derneği, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.ihd.org.tr/6-7-eylul-1955-yalnizca-bir-devlet-operasyonu-mu/
  24. 6-7 Eylül Olayları – Uğur Oral, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.uguroral.com.tr/arastirma/6-7-eylul-olaylari
  25. 6/7 Eylül 1955 Olaylarının Neden ve Sonuç İlişkisi İçerisinde Değerlendirilmesi – DergiPark, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/pub/uicd/issue/37402/431574
  26. 6-7 Eylül tartışmaları, hafızası ve yüzleşmesi – Sivil Sayfalar, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.sivilsayfalar.org/2016/09/13/6-7-eylul-tartismalari-hafizasi-yuzlesmesi/
  27. 6-7 EYLÜL 1955 OLAYLARI VE BU OLAYLARA TÜRK YAZILI BASINININ ETKİSİ – İstanbul Üniversitesi, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://nek.istanbul.edu.tr/ekos/TEZ/54338.pdf
  28. “Yapın dedik ama siz de dozunu kaçırdınız(!)”: 68. yıldönümünde 6-7 Eylül olayları, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://apacikradyo.com.tr/dunya-mirasi-adalar/yapin-dedik-ama-siz-de-dozunu-kacirdiniz-68-yildonumunde-6-7-eylul-olaylari
  29. 6-7 EYLÜL OLAYLARI IŞIĞINDA TÜRK BASININDA YUNAN İMGESİ – İstanbul Üniversitesi, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://nek.istanbul.edu.tr/ekos/TEZ/60603.pdf
  30. 6/7 EYLÜL OLAYLARINA TBMM VE KAMUOYU TARTIŞMALARI ÇERÇEVESİNDE YENİ BİR BAKIŞ – DergiPark, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/702377
  31. 6-7 Eylül Olaylarının Ulus ve Zafer’de Yansıtılışı – DergiPark, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1721652
  32. 6-7 Eylül olayları, gazetecilik ve gazeteciler – İrem Barutçu – Mesele121, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.mesele121.org/6-7-eylul-olaylari-gazetecilik-ve-gazeteciler/
  33. Herkül Millas’la 6-7 Eylül’de yaşananları konuşuyoruz | Apaçık Radyo, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://apacikradyo.com.tr/dunya-mirasi-adalar/herkul-millasla-6-7-eylulde-yasananlari-konusuyoruz
  34. 6-7 Eylül Pogromu’nu yaşayanlar anlatıyor: “O günden sonra ‘Gitmek zorunda kalır mıyız?’ diye çantamız hep hazır” – Medyascope, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://medyascope.tv/2022/09/06/6-7-eylul-pogromunu-yasayanlar-anlatiyor-o-gunden-sonra-gitmek-zorunda-kalir-miyiz-diye-cantamiz-hep-hazir/
  35. 6-7 Eylül 1955 Olayları: Tanıklar – Hatıralar – Rıfat Bali, erişim tarihi Eylül 5, 2025, http://www.rifatbali.com/index.php?option=com_content&view=article&id=68&Itemid=112&lang=tr
  36. 6-7 Eylül 1955 Olayları: Tanıklar – Hatıralar-Derleme Kitabı – Hepsiburada, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.hepsiburada.com/6-7-eylul-1955-olaylari-taniklar-hatiralar-derleme-pm-klibra26211
  37. 6 – 7 Eylül Olayları – Dilek Güven | PDF – Scribd, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.scribd.com/document/71652219/6-7-Eylul-Olaylar%C4%B1-Dilek-Guven
  38. 6-7 Eylül 1955 – Can Dündar, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.kameraarkasi.org/yonetmenler/uzunbelgesel/ogun_67eylul.html
  39. 6-7 Eylül Belgesel – Açık Radyo, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://apacikradyo.com.tr/arsiv-icerigi/6-7-eylul-belgesel
  40. Hars Akademi Uluslararası Hakemli Kültür Sanat Mimarlık Dergisi » Makale » YİĞİT OKUR’UN ROMANLARINDA TARİHSEL BİR GERÇEKLİK OLARAK 6-7 EYLÜL OLAYLARI – DergiPark, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/pub/hars/issue/63311/941062
  41. 6-7 Eylül Olaylarını Anlatan Kitaplar Listesi – Bookinton, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.bookinton.com/gundem/kitap-oneri-listeleri/6-7-eylul-olaylarini-anlatan-kitaplar-listesi/
  42. BİR “UTANÇ GECESİ”NİN BELGESELİ – YouTube, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://www.youtube.com/watch?v=0xkXxGWU_sY
  43. Karşı Sanattan 6-7 Eylül Olayları Sergisi – Bianet, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://bianet.org/haber/karsi-sanattan-6-7-eylul-olaylari-sergisi-66418
  44. Tatavlada Son Dans Tiyatro Oyunu Biletleri | biletinial, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://biletinial.com/tr-tr/tiyatro/tatavlada-son-dans
  45. 6-7 Eylül olaylarında havada asılı kalan o piyano… – Nilay Örnek, erişim tarihi Eylül 5, 2025, https://nilayornek.com/6-7-eylul-olaylarinda-havada-asili-kalan-o-piyano/

Benzer İçerikler

spot_img

Son İçerikler

spot_img