12.3 C
İstanbul

Türkiye’de Müstehcenlik: Algı, Hukuk ve Toplumsal Tartışmalar

Yayınlanma tarihi:

Türkiye’de müstehcenlik kavramı, sadece bir hukuk terimi olarak değil, aynı zamanda toplumun “ar”, “haya”, “edep” gibi değişken ahlaki değerlerinin bir yansıması olarak da ele alınan çok boyutlu bir olgu. Evrensel ve mutlak bir tanımının yapılamaması, müstehcenlik kavramını kültürel, dönemsel ve bireysel farklılıklara göre şekillenen muğlak bir alan haline getiriyor. Hukuk, sanat ve toplumsal yaşamın kesişiminde yer alan bu devingen yapı, müstehcenliğe ilişkin hukuki kısıtlamaları her dönemde tartışmalı hale getirdi.1

Müstehcenlik kavramının statik bir yasal tanım yerine, toplumsal ahlak, siyasi iklim ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle sürekli dönüşen, hukuki ve kültürel bir inşa süreci olduğunu nereden mi anlıyoruz? Osmanlı İmparatorluğundan günümüz Türkiye’sine uzanan süreçte müstehcenlik algısının evrimini, bu değişimin hukuki düzenlemeler, kamuoyunda yankı uyandıran önemli davalar ile nasıl somutlaştığına bir göz atarak verebiliriz bu sorunun yanıtını…

Osmanlı’dan Erken Cumhuriyet’e Müstehcenlik Algısı ve Sansür Kültürü

Osmanlı Hukukunda Müstehcenlik ve Ahlaka Aykırılık

Osmanlı hukukunda müstehcenlik, modern ceza hukukunda olduğu gibi spesifik bir suç tipi olarak ele alınmaktan ziyade, daha geniş bir “adaba aykırılık” ve “haya” (utanma duygusu) kavramları içinde değerlendirilmiştir. Bu dönemde hukuki denetim, öncelikli olarak devletin siyasi otoritesini ve toplumun “nizam-ı içtimaîsini” (toplumsal düzen) korumaya odaklanmıştır.2

Sansür uygulamalarının ilk resmi adımı, 1874 yılında çıkarılan Matbuat Nizamnamesi (Basın Tüzüğü) ile atılmıştır. Bu tüzük, gazete ve dergi çıkarmayı izne bağlamış ve hükümete gerekli gördüğü durumlarda yayın organlarını kapatma yetkisi vermiştir.4 Bu düzenlemelerin 139. maddesi, “genel adaba aykırı mizah yazıları ve müstehcen resim basılmasını” açıkça yasaklamıştır.5 1881 yılında kurulan Encümeni Teftiş ve Muayene’ye ise basılı her şeyi yayımlanmadan önce denetleme yetkisi verilmiştir. Bu dönemde sansürün en katı biçimde uygulandığı görülmektedir.4 Bu dönemde müstehcenliğe karşı yasal düzenlemelerin, doğrudan pornografiyle mücadeleden ziyade, öncelikli olarak siyasi kontrol mekanizmalarının bir parçası olarak ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Matbuat Nizamnameleri’nin, “edep ve ahlaka dokunan” yayınları yasaklarken, aynı zamanda hükümete siyasi nedenlerle yayınları kapatma yetkisi vermesi 4, “ahlaka aykırılık” bahanesinin aslında siyasi muhalefeti bastırmak için kullanılabilecek geniş ve muğlak bir araç olduğunu göstermektedir. Bu yaklaşım, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki yasal düzenlemelerin de ruhunu derinden etkilemiştir.

Cumhuriyet’in İlk Yılları ve Hukuki Dönüşüm

Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte, 1926 yılında İtalyan Ceza Kanunu’ndan uyarlanan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) yürürlüğe girmiş ve müstehcenliği modern bir ceza hukuku çerçevesine oturtmuştur.7 Bu kanunun 426, 427 ve 428. maddeleri, “cinsi arzuları tahrik ve istismar maksadıyle yahut halkın ar ve haya duygularını inciten genel ahlâka aykırı” olarak tanımlanan her türlü görsel ve yazılı materyalin üretimini, dağıtımını, satışını ve sergilenmesini suç saymıştır.7 Bu maddeler, sinema, tiyatro, radyo ve hatta plakları dahi kapsayacak şekilde genişletilmiştir.7

Bu dönemdeki kanunların İtalyan hukukundan adaptasyonu, sadece bir yasal metin aktarımı olmaktan öte, yeni ulus-devletin inşası sürecindeki toplumsal ve siyasi hedefleri yansıtmaktadır. Osmanlı’dan devralınan kamu ahlakını koruma misyonu, Batı’dan alınan modern yasal çerçeveyle birleşmiştir. Bu durum, Cumhuriyet ideolojisinin aydınlanmacı ve laik yüzü ile toplumsal düzeni koruma yönündeki muhafazakâr yüzü arasındaki gerilimin ilk yasal yansımalarından biri olarak değerlendirilebilir. 1950’li yıllarda basın özgürlüklerini genişleten liberal kanunlar çıkarılsa da 8, müstehcenliğe ilişkin hukuki çerçeve, devletin toplumsal düzen ve ahlak üzerindeki denetim rolünü sürdürdüğünü göstermektedir.

Dönem Temel Düzenleme İlgili Kanun Maddeleri Suç Tanımı Özeti
Osmanlı İmparatorluğu Matbuat Nizamnameleri (1874, 1881) 139. madde (1864 Matbuat Nizamnamesi) Genel adaba aykırı, müstehcen resim ve yazıların yayınlanması ve dağıtılması.5
Cumhuriyet (Erken Dönem) 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu (1926) Madde 426, 427, 428 Cinsi arzuları tahrik ve istismar maksadıyla, halkın ar ve haya duygularını inciten genel ahlaka aykırı eserlerin (kitap, film, plak vb.) üretimi, satışı, dağıtımı, sergilenmesi.7

 

Modern Hukukta Müstehcenlik: 5237 Sayılı TCK Madde 226

2005 yılında yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK), müstehcenlik suçunu Üçüncü Kısım “Topluma Karşı Suçlar” başlığı altında, Yedinci Bölümde, Madde 226’da detaylı bir şekilde düzenlemiştir. Bu madde, toplumun ar, haya ve edep duygularını yaralayan her türlü görüntü, yazı veya sözün üretilmesini, çoğaltılmasını ve alenileştirilmesini cezalandırmaktadır.

TCK Madde 226’nın Kapsamı ve Genel Hükümleri

TCK 226, müstehcenlik suçunu çeşitli “seçimlik hareketler” ile tanımlamaktadır. Bunlar arasında müstehcen ürünleri alenen gösterme, okuma veya sergileme 9; bunların satışını, kiralanmasını veya reklamını yapma; ve basın ve yayın yoluyla yayınlanmasına aracılık etme gibi eylemler yer almaktadır.9 Bu suçların temel şeklinin cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.9 Basın ve yayın yoluyla işlenen suçlarda ise ceza 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezası olarak belirlenmiştir.9

Özel ve Nitelikli Haller

Kanun, müstehcenlik suçunda özellikle iki durumu nitelikli hal olarak düzenlemiştir. Birincisi, çocukların kullanıldığı müstehcen içeriklere ilişkin suçlardır. Bu suçların cezası 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve adli para cezasına kadar çıkmaktadır. Bu içeriklerin ülkeye sokulması, depolanması veya bulundurulması dahi 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır. İkinci nitelikli hal ise şiddet, hayvan veya ölü insan bedeni üzerinde yapılan cinsel davranışları içeren içeriklere ilişkindir; bu içeriklerin üretimi ve yayını 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası gerektirmektedir. Yargıtay’ın son yıllardaki kararları, müstehcenlik suçunun internet ve sosyal medya platformları (Facebook, Instagram, WhatsApp, Telegram) üzerinden de işlenebileceğini ortaya koymaktadır. Çocukların müstehcen fotoğraflarının sosyal medya üzerinden yayınlanması veya mesajlaşma yoluyla gönderilmesi, TCK 226’nın ilgili fıkraları uyarınca cezalandırılmaktadır.14

Hukuka Aykırılık Unsurunun İstisnaları

TCK 226’nın en önemli maddelerinden biri 7. fıkrasıdır. Bu fıkra, “bilimsel eserler” ile “çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler” hakkında müstehcenlik hükümlerinin uygulanmayacağını belirtmektedir. Bu istisna, yasa koyucunun, bir yandan toplumun ahlaki değerlerini koruma iradesini ortaya koyarken, diğer yandan evrensel ifade özgürlüğü ilkelerini güvence altına alma çabasını göstermektedir.16 Bu istisna, müstehcenlik hukukunda bir iç gerilimi çözme girişimidir: salt cinsel anlatımlarla sanatsal ve bilimsel ifadeyi birbirinden ayırma gerekliliği. Çocukların kullanıldığı içeriklerin bu istisna kapsamının dışında tutulması, modern ceza hukukunun çocuk haklarına verdiği mutlak önceliği ortaya koymaktadır.17

Tablo 1: TCK Madde 226’da Müstehcenlik Suçlarının Sınıflandırılması ve Yaptırımları

TCK Madde/Fıkra Suç Tanımı Cezai Yaptırımı
TCK 226/1 Genel müstehcenlik (alenileştirme, satış, reklam) 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezası 9
TCK 226/2 Basın ve yayın yoluyla müstehcenlik 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası 9
TCK 226/3 Çocukların kullanıldığı müstehcen ürün üretimi, bulundurma, depolama 5 yıldan 10 yıla kadar hapis (üretim) 13, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis (bulundurma) 12 ve adli para cezası 10
TCK 226/4 Şiddet, hayvan vb. içeren müstehcen ürün üretimi, yayını 1 yıldan 4 yıla kadar hapis ve adli para cezası 17
TCK 226/5 3. ve 4. fıkralardaki içerikleri yayınlama, çocuklara ulaştırma 6 yıldan 10 yıla kadar hapis ve adli para cezası 17
TCK 226/7 Sanatsal ve bilimsel eserlere uygulanmama (Çocukların kullanıldığı eserler hariç) 9 Yaptırım uygulanmaz 9

 

Hükümetlerin Müstehcenlik Algısı ve Sanata Yönelik Müdahaleler

Türkiye’de sanat eserlerine yönelik müdahaleler, müstehcenlik kavramının yasal tanımının ötesine geçen, dönemin siyasi ve ideolojik hassasiyetleriyle şekillenen bir seyir izlemiştir.21 Bu durum, müstehcenlik suçlamasının, içeriğin cinsel niteliğinden bağımsız olarak, iktidarların politik rahatsızlıklarını ifade etmek için bir araç olarak kullanılabildiğini göstermektedir.

1960’lı yıllarda, Fakir Baykurt‘un “Yılanların Öcü” romanından uyarlanan tiyatro oyununun Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenmesi, bir siyasi müdahale sonucu engellenmiştir.22 Dönemin Adalet Partili senatörleri, oyunu “kültür Bolşevizmi” olarak nitelemiş ve “ahlaka aykırı” olduğu gerekçesiyle karşı çıkmıştır.14 Yazarın açıklamalarına göre, oyun, hukuki bir süreç işletilmeden, doğrudan siyasi bir emirle repertuardan kaldırılmıştır.14 Bu olay, müstehcenlik söyleminin, doğrudan politik ve ideolojik bir etiketleme aracı olarak kullanıldığının erken bir örneğidir.

1980’li yıllarda ise müdahalelerin dili değişmiştir. 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası sanat üretimi üzerinde baskıcı bir ortam oluşurken , şair Can Yücel‘in “Rengahenk” adlı kitabı, “yoğun argo ve küfür” içerdiği gerekçesiyle müstehcen bulunarak toplatılmıştır. Yücel, şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere sıkça yer vermiş, bu nedenle kovuşturmalara uğramıştır. Bu durum, müstehcenlik kavramının, cinsel içeriklerin yanı sıra, iktidarın hoş görmediği kaba dili de kapsayacak şekilde genişletildiğini ve sansürün dönemin politik ruhuna uyum sağladığını göstermektedir.

2000’ler döneminde ise sanata yönelik müdahaleler, yeni bir ideolojik zemin kazanmıştır. Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın sanata yönelik “Böyle sanatın içine tükürürüm” şeklindeki söylemi , sonraki dönemde sanat politikalarının bir sembolü haline gelmiştir. Bu dönemin en dikkat çekici olaylarından biri, heykeltıraş Mehmet Aksoy‘un Kars’ta yaptığı “İnsanlık Anıtı” heykelidir.24 2011 yılında dönemin Başbakanı tarafından “ucube” olarak nitelendirilen heykel, bu söylemin ardından hukuki süreçler beklenmeden yıktırılmıştır.25 Bu olay, müstehcenlik suçlaması olmamasına rağmen, iktidarın sanatı “estetik” veya “kamu düzeni” gibi gerekçelerle itibarsızlaştırdığını ve doğrudan müdahaleci bir dil geliştirdiğini göstermektedir. Heykeltıraş Aksoy, eserin yıkılmasına karşı açtığı davada Anayasa Mahkemesi’nin “ifade ve sanat özgürlüğünün ihlali” kararı ile haklı bulunmuş ve tazminat kazanmıştır.26 Bu karar, hukukun siyasi iradeye karşı bir direnç noktası oluşturabildiğini ve sanatçıların hukuki yollarla hak arayışlarının sonuç verebildiğini ortaya koymaktadır.

Tablo 2: Türkiye’de Sanata Yönelik Bazı Önemli Sansür Vakaları 

Eser/Sanatçı Olay Tarihi Sanat Dalı Suçlama/Gerekçe Müdahale Eden Makam Sonuç
“Yılanların Öcü”/Fakir Baykurt 1962 Tiyatro “Kültür Bolşevizmi” ve “ahlaka aykırı” 14 Siyasi Makamlar (Devlet Tiyatrosu) 14 Sahnelenmesi engellendi, repertuardan çıkarıldı 14
“Rengahenk”/Can Yücel 1980 sonrası Edebiyat “Yoğun argo ve küfür” nedeniyle müstehcenlik 29 Hükümet/Yargı (12 Eylül mahkemeleri) 29 Kitap toplatıldı, yazar yargılandı 29
“İnsanlık Anıtı”/Mehmet Aksoy 2011 Heykel “Ucube” olarak nitelendirme 25 Siyasi Makamlar (Dönemin Başbakanı) 24 Yıktırıldı. Sanatçının başvurusuyla AYM hak ihlali kararı verdi 26

 

Plastik Sanatlar ve Edebiyatta Kadın Bedeninin Temsili ve Müstehcenlik Davaları

Müstehcenlik algısı, özellikle kadın bedeninin sanattaki temsili üzerinden somutlaşan ve toplumsal ahlakın sınırlarını test eden bir konuya dönüşmüştür. Kadın bedeni, hem kamusal alandaki heykellerde hem de edebi eserlerde müstehcenlik tartışmalarının merkezi bir nesnesi olmuştur.

Gürdal Duyar/ Güzel İstanbul Heykeli

Plastik sanatlarda, 1974 yılında Karaköy Meydanı’na yerleştirilen Gürdal Duyar’ın “Güzel İstanbul Heykeli” bu tartışmanın en çarpıcı örneklerinden biridir. İstanbul’u temsil eden çıplak bir kadın figürü olan heykel, yerleştirilmesinden hemen sonra bazı basın yayın organları ve siyasi partiler tarafından “Müslüman Türk’ün ahlâkını bozduğu” iddia edilerek hedef alınmıştır. Dönemin koalisyon ortağı Millî Selamet Partisi’nin talebi üzerine, heykel “Türk anasını hayasızca teşhir edici” olduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı tarafından dokuz gün içinde kaldırılmıştır. Bu olay, doğrudan bir müstehcenlik davasına konu olmamasına rağmen, kadın çıplaklığının kamusal alandaki varlığının, siyasi hassasiyetler ve toplumsal ahlak normları bağlamında nasıl bir krize yol açtığını göstermektedir.

Edebiyatta ise kadın yazarların eserleri, müstehcenlik suçlamalarıyla sık sık karşılaşmıştır. Yazar Pınar Kür‘ün 1979’da yayımlanan “Asılacak Kadın” romanı, 1986’da “müstehcen unsurlar içerdiği” iddiasıyla toplatılmıştır. Yazar, savunmasında, romandaki cinselliğin bir amaç değil, kadınların toplumsal olarak nasıl ezildiğini ve bir meta haline getirildiğini anlatmak için bir araç olduğunu belirtmiştir. Dava, iki buçuk yıl sürmüş ve mahkeme, “sanat eserlerinin pornografik eserlerle aynı türden bir değerlendirmeye tabi tutulamayacağı” gerekçesiyle beraat kararı vermiştir. Benzer şekilde, Duygu Asena‘nın “Kadının Adı Yok” adlı kitabı da 1988 yılında “müstehcen” bulunarak yasaklanmış ve poşette satılmasına karar verilmiştir. Asena’nın bu karara karşı açtığı dava da iki yıl sürmüş ve kitap 1991 yılında aklanmıştır.

Bu vakalar, müstehcenlik tartışmalarının kadın bedeni üzerinden yürütüldüğünü ve bu bedenin, kamusal ahlakın bir sembolü olarak görüldüğünü kanıtlamaktadır. Sanat, kadın bedenini estetik veya eleştirel bir bağlamda ele aldığında, bu durum mevcut toplumsal normları tehdit eden bir “kışkırtma” olarak algılanmakta ve hukuki veya siyasi müdahaleye zemin hazırlamaktadır. Bu durum, yasal düzenlemelerin, toplumun cinsiyet rolleri ve cinselliğe bakış açısının bir yansıması olarak nasıl kullanılabildiğini göstermektedir. Ancak, Pınar Kür ve Duygu Asena davalarında olduğu gibi, sanatçıların ve avukatlarının “eserdeki cinselliğin bir anlatım aracı olduğu” yönündeki başarılı savunmaları, aklanma kararlarının temelini oluşturmuştur. Bu, yasal bir istisna olan “sanatsal değer”in, doğru bir savunma stratejisiyle hukuki bir korumaya dönüşebileceğini kanıtlamaktadır.

Tablo 3: Edebiyat ve Plastik Sanatlarda Kadın Bedeninin Temsili ve Müstehcenlik Davaları

Eser/Sanatçı Tarih Sanat Dalı Suçlama Gerekçesi Dava Sonucu
“Güzel İstanbul Heykeli”/Gürdal Duyar 1974, 2017 Heykel “Müslüman Türk’ün ahlâkını bozma” ve “hayasızca” 32 Siyasi müdahale ile kaldırıldı (1974).32 Tepkiler üzerine geri adım atıldı (2017)
“Asılacak Kadın”/Pınar Kür 1986 Edebiyat “Müstehcen unsurlar içermesi” 34 2,5 yıl süren dava sonunda beraat etti, kitap aklandı 21
“Kadının Adı Yok”/Duygu Asena 1988 Edebiyat “Müstehcen” bulunması 28 2 yıl süren dava sonunda beraat etti, kitap aklandı

 

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Döneminde Müstehcenlik: Hukuk, Siyaset ve Toplumsal Algı (2003-2025)

2003 yılında başlayan AKP iktidarı, Türkiye’nin müstehcenlik algısında ve bu alandaki hukuki pratiklerinde yeni bir döneme işaret etmiştir. Bu dönem, özellikle 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu ile başlayan hukuki dönüşüm ve siyasi iktidarın sanata ve toplumsal değerlere yönelik daha doğrudan müdahaleci tutumuyla karakterize olmuştur.

Hukuksal Çerçeve ve Toplumsal Değerler

AKP iktidarı, müstehcenlik suçunu düzenleyen 5237 sayılı TCK’yı yürürlüğe koymuştur.17 Bu kanun, müstehcenlik suçunu “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” bölümünde ele alsa da, en ağır cezaları çocukların kullanıldığı müstehcen içeriklere bağlayarak modern ceza hukukunun çocuk istismarını önleme yaklaşımına uyum sağlamıştır.9 Ancak kanun metninde yer alan “genel ahlak” ve “adaba aykırılık” gibi muğlak ifadeler, bu suçun uygulanmasında yoruma açık bir alan bırakmıştır.37 Bu muğlaklık, özellikle siyasi iradenin veya toplumsal baskı gruplarının rahatsızlık duyduğu içeriklere karşı hukuki yaptırımların uygulanmasının zeminini hazırlamıştır.

Siyasi Müdahaleler ve Sanata Yönelik Davalar

AKP dönemi, sanata yönelik müdahalelerin dilinin ve yönteminin değiştiği bir dönem olmuştur. Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın “Böyle sanatın içine tükürürüm” şeklindeki söylemi, bu dönemin sanat politikalarına adeta bir sembol olmuştur.25 Bu yaklaşım, hukuki müstehcenlik tanımlarının ötesinde, siyasi iktidarın kendi kültürel ve ahlaki değerleriyle bağdaşmayan her türlü sanat eserini baskılamayı hedeflediğini göstermektedir.25

Bu dönemin en önemli davalarından biri, heykeltıraş Mehmet Aksoy’un Kars’ta yaptığı “İnsanlık Anıtı” heykelidir. Dönemin Başbakanı tarafından “ucube” olarak nitelendirilen heykel, bu siyasi söylemin ardından herhangi bir müstehcenlik suçlamasına dayanmadan yıktırılmıştır.25 Yargı süreci ise siyasi iradeye karşı bir direniş noktası olmuştur. Sanatçı Mehmet Aksoy, heykelin yıkılması nedeniyle açtığı davada Anayasa Mahkemesi tarafından “ifade ve sanat özgürlüğünün ihlali” kararı ile haklı bulunmuş ve tazminat kazanmıştır.24 Bu karar, hukukun siyasi müdahaleye karşı bir güvence oluşturabildiğini göstermektedir.

Edebiyat alanında ise, yazar Meltem Arıkan’ın “Yeter Tenimi Acıtmayın” adlı romanı, ensest konusunu ele alması nedeniyle 2004 yılında “müstehcen” bulunarak toplatılmıştır.38 Ancak, iki aylık bir hukuki sürecin sonunda mahkeme kararıyla yasak kaldırılmış ve kitap aklanmıştır.33 Bu dava, müstehcenlik suçlamasının içeriğin sanatsal değerine bakılmaksızın ilk etapta bir yasaklama aracı olarak kullanılabildiğini göstermektedir. Meltem Arıkan, ayrıca “Mi Minör” adlı oyunu nedeniyle Gezi Parkı davasında “darbeye teşebbüs” gibi siyasi suçlamalarla da yargılanmıştır.33 Bu durum, hukuki araçların, müstehcenlikten ziyade doğrudan siyasi suçlamalarla sanatçıları hedef almak için kullanıldığına işaret etmektedir.

Dijital Ortamlar ve Müstehcenlik Suçlamaları

AKP iktidarı döneminde internet ve sosyal medya platformları, müstehcenlik suçunun işlendiği yeni mecralar olarak öne çıkmıştır.41 Bu yeni durum, hukuki yaptırımların da bu alana kaymasına yol açmıştır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ücretli dijital platformları da denetim kapsamına alarak, “toplumsal ve kültürel değerlere ve Türk aile yapısına aykırı” olduğu gerekçesiyle para cezaları vermiştir.42 Örneğin, Netflix’in “Anne+” dizisi “yoğun müstehcenlik” ve “cinsiyetin sınırlarının tanınmaması” gibi gerekçelerle ceza alırken; Disney+’ın “Love, Victor” dizisi “toplumu rahatsız edici ve ahlaka aykırı davranışlar” nedeniyle cezalandırılmıştır.42 Bu vakalar, müstehcenlik kavramının, geleneksel cinsel içeriklerin ötesinde, eşcinsel ilişkileri ve modern aile yapısını konu alan içerikleri de kapsayacak şekilde genişletildiğini göstermektedir.

Sosyal medya fenomenleri de müstehcenlik suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Merve Taşkın’ın Amsterdam’daki Seks Müzesi’nde çektiği fotoğrafları Instagram hesabından paylaşması üzerine hakkında “müstehcenlik” suçlamasıyla dava açılmıştır.43 İlk etapta beş ay hapis cezası alan Taşkın’ın cezası ertelenmiş, ancak daha sonra görülen başka bir davada beraat etmiştir.43 Taşkın’ın “Müstehcen olduğu iddia edilen fotoğrafların da müstehcen olduğunu düşünmüyorum” şeklindeki savunması, yasa uygulayıcısı ile bireyin müstehcenlik algısı arasındaki uçurumu gözler önüne sermektedir.44

Tablo 4: AKP Döneminde Önemli Müstehcenlik ve Sansür Davaları (Seçili Örnekler)

Dava/Olay Tarih Konu/Sanat Dalı Suçlama/Gerekçe Dava Sonucu
“İnsanlık Anıtı” Davası 2011 Heykel Siyasi niteleme: “ucube” 25 Yıktırıldı. AYM, sanatçıyı hak ihlali gerekçesiyle haklı buldu 27
“Yeter Tenimi Acıtmayın” Davası 2004 Edebiyat Müstehcenlik Toplatma kararı, ardından beraat 33
RTÜK-Netflix Davaları 2022 Dijital Dizi/Sinema “Toplumsal ve kültürel değerlere aykırılık”, “yoğun müstehcenlik” 42 İdari para cezaları 42
Merve Taşkın Davası 2020 Sosyal Medya Fotoğraf Müstehcenlik Yargılandı, beraat etti 43

 

Türkiye’deki müstehcenlik kavramının, hukuki bir metinden öte, siyasi ve toplumsal dinamiklerle şekillenen esnek ve çok katmanlı bir kavram olduğu görülmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesi, müstehcenliğe karşı somut yaptırımlar öngörse de, yasanın temelinde yatan kavramın muğlaklığı, uygulamada siyasi iktidarların ideolojik beklentileri ve toplumsal ahlak algılarıyla yoğrulmuştur.1

Bu raporun ortaya koyduğu bulgular, müstehcenlik tanımının tarihsel süreçte nasıl genişletildiğini ve dönemin politik ruhuna göre yeniden biçimlendirildiğini göstermektedir. 1960’larda “kültürel Bolşevizm” gibi ideolojik etiketler 14, 1980’lerde “argo” ve “küfür” 29 ve 2000’lerde “ucube” gibi estetik/siyasi nitelemeler 25 sanat eserlerine yönelik müdahaleler için birer gerekçe olarak kullanılmıştır. Bu durum, siyasi iktidarların, sanatsal ifadeyi sindirmek için yasal müstehcenlik tanımının ötesinde, daha esnek ve doğrudan müdahaleci bir dil geliştirdiğini kanıtlamaktadır.

Özellikle kadın bedeni, hem plastik sanatlarda hem de edebiyatta, müstehcenlik tartışmalarının odak noktasında yer almıştır. “Güzel İstanbul Heykeli” ve kadın yazarların eserlerine yönelik davalar, kadın bedeninin kamusal ahlakın bir sembolü olarak görüldüğünü ve bu bedenin sanatsal bir ifadeyle ele alınmasının, var olan toplumsal normları tehdit eden bir “kışkırtma” olarak algılandığını ortaya koymaktadır.

Ancak, Pınar Kür ve Duygu Asena gibi sanatçıların hukuki süreçler sonucunda aklanması, yasalarda yer alan “sanatsal değer” istisnasının, doğru bir savunma stratejisiyle hukuki bir korumaya dönüşebileceğini göstermektedir. Yargı, her ne kadar anlık müdahaleleri önleyemese de, sanatçı ve eserine yönelik haksız uygulamaların daha sonra telafi edilebileceği bir alan sunarak siyasi iradeye karşı kırılgan ama önemli bir güvence sağlamıştır.

Dijitalleşme ile birlikte, müstehcenlik kavramı, rıza dışı ifşa gibi yeni suç tipleriyle daha da karmaşık hale gelmektedir. Özel ve kamusal alan arasındaki sınırların bulanıklaşması, mevcut yasaların yeni teknolojik suçlara tam olarak uyum sağlamakta zorlandığına işaret etmektedir. Bu durum, özellikle kadınları ve çocukları hedef alan dijital suçlar için daha spesifik ve güncel yasal düzenlemelerin kaçınılmaz olduğu sonucunu ortaya koyarken Türkiye’deki müstehcenlik algısının, salt yasal bir konu olmaktan ziyade, sürekli değişim ve çatışma içinde olan bir kültürel ve siyasi olgu olduğunu da vurgulamaktadır.

Alıntılanan çalışmalar

  1. HENRY MİLLER’IN TROPIC OF CAPRICORN YAPITININ TÜRKÇE ÇEVİRİLERİ ÜZERİNDEN MÜSTEHCENLİK TARTIŞMASI* Arş.Gör. Naci – DergiPark https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/642300
  2. OSMANLI DEVLETİNDE IRZA VE NAMUSA YÖNELİK İŞLENEN SUÇLAR VE UYGULANAN CEZALAR (1789-1850)* https://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=osmanli-devletinde-irza-ve-namusa-yonelik-islenen-suclar-ve-uygulanan-cezalar-(1789-1850)_ahmet-aksin-emrah-maral.pdf
  3. basın özgürlüğü ve sansür yasağı(*) https://hukuk.deu.edu.tr/dosyalar/dergiler/ilk/yilbirsayibir/tikves9.pdf
  4. DÜNYA TARİHİNDE SANSÜR UYGULAMALARI VE TÜRKİYE’DE SANSÜR Gamze AYVA* GİRİŞ Demokratik ve özgürlükçü bir toplumu http://www.umut.org.tr/userfiles/files/Document/document_46adc4c05b5145c890c36a42d3e3fef9.pdf
  5. İLETİŞİM FAKÜLTESİ DERGİSİ/Osmanlı’da Anayasal Düzenlemeler ve Basına Etkileri – DergiPark https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/212787
  6. Do kuz madde ile bir de özel maddeden sonra çıkarılan «Matbuat Nizamnamesi http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/download/1514/1506
  7. HÜKÜMETİN TEKLİFİ 1 Mart 1926 Tarihli ve 765 Sayılı Türk Ceza Kanu nunun 426, 427 ve 428 nci Maddelerinin Değiştirilmesi https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d04/c020/b111/mm__040201110296.pdf
  8. 27 Mayıs Sürecinde Türkiye’deki Basın Politikaları https://ctad.hacettepe.edu.tr/17_33/11.pdf
  9. Müstehcenlik Suçu, Şartları ve Cezası (TCK 226) – Avukat Baran Doğan https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/mustehcenlik-sucu-cezasi-nedir-tck.html
  10. Müstehcenlik Suçu ve Cezası (TCK md. 226) | Ayboğa + Partners https://ayboga.av.tr/mustehcenlik-sucu-ve-cezasi/
  11. Müstehcenlik Suçu ve Cezası 2025 | Mıhcı Hukuk Bürosu https://mihci.av.tr/mustehcenlik-sucu/
  12. Müstehcenlik Suçu, Şartları ve Cezası – TCK 226 – Av. Nasuh Buğra Karadağ https://www.nasuhbugrakaradag.av.tr/mustehcenlik-sucu-cezasi-tck-226/
  13. Müstehcenlik Suçu ve Cezası Nedir? (TCK Madde 226) https://www.orhanonal.av.tr/mustehcenlik-sucu-ve-cezasi-nedir-tck-madde-226/
  14. TCK Madde 226 Müstehcenlik Suçu – Avukat Baran Doğan https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/tck-madde-226-mustehcenlik-sucu.html
  15. irfan sancı başvurusu (2) – T.C. Anayasa Mahkemesi https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2018/5652
  16. Müstehcenlik Suçunun Cezası Nedir? 2025 – Eskişehir Avukat Oğuz ÖZDEMİR https://www.oguzozdemir.av.tr/mustehcenlik-sucunun-cezasi-nedir/
  17. Müstehcenlik Suçu (TCK Madde 226) – Avukat Fatih Yaşar https://www.fatihyasar.av.tr/makalelerimiz/m%C3%BCstehcenlik-su%C3%A7u-tck-madde-226
  18. Müstehcenlik Suçu ve Cezası – Avukat Mehmet GENÇ https://avmehmetgenc.com/mustehcenlik-sucu-ve-cezasi
  19. capa.av.tr  https://www.capa.av.tr/mustehcenlik-sucu-ve-cezasi/#:~:text=TCK%20m.%20226%2F3′,g%C3%BCne%20kadar%20adli%20para%20cezas%C4%B1d%C4%B1r.
  20. Müstehcenlik Suçu ve Cezası- İstanbul Ceza Avukatı – Öner Hukuk ve Danışmanlık https://oner.av.tr/mustehcenlik-sucu-ve-cezasi/
  21. Asılacak Kadın – Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/As%C4%B1lacak_Kad%C4%B1n
  22. Siyasi ve ideolojik müdahalelerle gelen “sansür” ve “yasaklar …,  https://www.indyturk.com/node/356211/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/siyasi-ve-ideolojik-m%C3%BCdahalelerle-gelen-sans%C3%BCr-ve-yasaklar
  23. 1980 DARBESİNİN TOPLUM TASAVVURU: 1980-1984 ARASI TÜRK SİNEMASINDA SANSÜR Kemal ÇELİK1 ALİ BÜYÜKASLAN2 ÖZ – DergiPark https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3932132
  24. Mehmet Aksoy’a da “Erdoğan’a Hakaret Ettin” Davası – Bianet https://bianet.org/haber/mehmet-aksoy-a-da-erdogan-a-hakaret-ettin-davasi-165508
  25. POLICY BRIEF – Cumhuriyet Halk Partisi https://chp.org.tr/yayin/akpnin-kultur-karartmasi-sanata-sansur-sanatciya-baski/Open
  26. Asılacak Kadın Kitap Analizi – Sosyologer https://www.sosyologer.com/asilacak-kadin-kitap-analizi/
  27. Heykeltıraş Mehmet Aksoy: İnsanlık Anıtı’nı Tekrar Yerine Koyacağım – Bianet https://bianet.org/haber/heykeltiras-mehmet-aksoy-insanlik-aniti-ni-tekrar-yerine-koyacagim-210401
  28. “30 Yıl Sonra” Kadının Adı Yok – Bianet https://bianet.org/yazi/30-yil-sonra-kadinin-adi-yok-174010
  29. Can Yücel – Okune https://tr.okune.org/wiki/index.php/Can_Y%C3%BCcel
  30. Rengâhenk by Can Yücel | Goodreads https://www.goodreads.com/book/show/9940486-reng-henk
  31. Can Yücel – Rengâhenk  https://www.dogankitap.com.tr/kitap/rengahenk
  32. Güzel İstanbul Heykeli – Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCzel_%C4%B0stanbul_Heykeli
  33. Meltem Arıkan – Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/Meltem_Ar%C4%B1kan
  34. PINAR KÜR’ÜN ASILACAK KADIN ROMANINDA KADINLAR VE AŞK Women and Love in Pınar Kür’s Novel Asılacak Kadın Oktay UZEL  https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2802207
  35. ‘Asılacak Kadın’ romanı toplatılmıştı | Yazar Pınar Kür hayatını kaybetti – Numedya24 https://www.numedya24.com/asilacak-kadin-romani-toplatilmisti-yazar-pinar-kur-hayatini-kaybetti/
  36. Duygu Asena: Kadının Adı Yok| Haberler – Gazete Kadıköy https://www.gazetekadikoy.com.tr/edebiyat-hayatindan-hatirlamalar/duygu-asena-kadinin-adi-yok
  37. MÜSTEHCENLİK SUÇU VE CEZASI (TCK 226. MADDE) – Harbiye Hukuk Bürosu https://www.harbiyehukuk.com/mustehcenlik-sucu-ve-cezasi-tck-226-madde/
  38. Müebbetle yargılanan yazar Meltem Arıkan: „Değişim, kahkaha atmaya cesaret etmekle başlar“ | taz.de https://taz.de/Mueebbetle-yarglanan-yazar-Meltem-Arkan/!5579134/
  39. MELTEM ARIKAN – Faruk Bildirici https://www.farukbildirici.com/2009/09/06/meltem-arikan/
  40. Meltem Arıkan – Bianet https://bianet.org/etiket/meltem-arikan-2292
  41. Sosyal Medyada Müstehcenlik Suçu – AHD Durak Hukuk Bürosu https://www.ahddurakhukuk.com/ceza-hukuku/sosyal-medyada-mustehcenlik-sucu/
  42. Ücretli film ve dizi platformlarını cezalandıran RTÜK yetişkinlere ‘aile modeli’ mi dayatıyor? https://www.voaturkce.com/a/ucretli-sinema-dizi-platformlarini-cezalandiran-rtuk-yetiskin-insanlara-aile-modeli-mi-dayatiyor/7200769.html
  43. Sosyal medya fenomeni Merve Taşkın, “müstehcenlik” suçlamasıyla yargılandığı davadan beraat etti – Medyascope https://medyascope.tv/2023/01/26/sosyal-medya-fenomeni-merve-taskin-mustehcenlik-suclamasiyla-yargilandigi-davadan-beraat-etti/
  44. Müstehcen fotoğraflar paylaştığı iddiasıyla yargılanan fenomen Merve Taşkın: “Müstehcen olduğu iddia edilen fotoğrafların da müstehcen olduğunu düşünmüyorum” https://basakgazetesi.com/haber/mustehcen-fotograflar-paylastigi-iddiasiyla-yargilanan-fenomen-merve-taskin-mustehcen-oldugu-iddia-edilen-fotograflarin–764466.html

Benzer İçerikler

spot_img

Son İçerikler

spot_img